Davranış bozuklukları, genellikle çocuk yaşta görülen ve çocuğun içsel çatışmalarını davranışlarına aktarması durumunda ortaya çıkan bir ruhsal bozukluktur. Agresiflik, saldırganlık, hırçınlık, yalan, hırsızlık ve küfretme gibi eylemler davranıl bozukluğu olarak ifade edilir.
Her çocuğun gelişimi bir diğerine göre değişiklik gösterir. Dolayısıyla her çocuğun gelişiminin kendine özgü olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Bu özgünlükler çocuk açısından dikkat edilmesi gereken durumlar olurken, hemen her davranışı bir tür bozukluk olarak değerlendirmek doğru değildir. Bu tür durumlarda tanı koyulabilmesi için bireyin davranışlarının kendisini ve ailesini olumsuz olarak etkilemesi, diğer insanların temel haklarının çiğnendiği, toplumsal kuralların hiçe sayıldığı davranışların görülmesi gerekir.
Davranışlarla alakalı bozukluk için pek çok farklı nedenden bahsedebilmek mümkündür.
- Dikkat çekme arzusu,
- Büyüme isteği,
- Savunma,
- Yetişkinleri şaşırtma isteği,
- Kendini ispat etme çabası,
- Fizyolojik problemler,
- Genetik bu nedenlerden yalnızca bazılarıdır.
Davranış bozukluğuyla karşı karşıya olan çocuklar ya da yetişkinler genellikle durumunun farkında olmazken, yakınları ve ebeveynleri tarafından yönlendirilerek uzman psikolog yardımı almalıdır.
Davranış Bozukluğu Nedir?
Davranış bozukluğu, ağırlıklı olarak çocuk yaşta görülen, nadiren yetişkinlerde de görülebilen bir ruhsal bozukluk olarak ifade edilebilir. Bu türden bir bozukluğun temek özellikleri, diğer insanların haklarına saldırıda bulunma, toplumsal kuralları çiğneme, yineleyici bir şekilde ve devamlı olarak görülen davranışların örüntüsüdür.
Bireylerin davranışlarında görülen bu gibi bozukluklar, klinik açıdan önemli derecede toplumda, okulda ya da mesleki hayatta aksaklık ve olumsuzluklara neden olur. Hatta davranım bozukluğuyla karşı karşıya olan bireyler çoğu zaman engellenme eşiği, saldırganlık, öfke nöbeti sergiler.
Davranışlardaki bozukluğu çocuklarda ve yetişkinlerde olmak üzer iki farklı başlık altında inceleyebiliriz:
Çocuklarda Davranış Bozuklukları
Çocukluk döneminde görülen davranış bozukluğu, genellikle karşı gelme, karşıt olma, düşmancıl tarzda tekrar eden davranışlar olarak görülebilir. Bunun dışında toplumun kural ve normlarını hiçe sayan, başkalarının haklarını ihlal eden ve davranış örüntüleri olarak da ifade edilebilir.
Çocuklarda davranış bozukluğu aynı zamanda insanlara ve hayvanlara karşı öfke, saldırganlık ya a agresyon gibi tavırlarla da görülebilir.
Yetişkinlerde Davranış Bozuklukları
Yetişkinlerde davranış bozukluğu, çocuklara kıyasla daha az görülen bir durumdur. Buna karşın semptomları çocuklarınkiyle hemen hemen aynıdır.
Yapılan araştırmalar neticesinde yetişkinlerde, erkeklere kıyasla kadınların daha sık davranım bozukluğu ile karşı karşıya olduğu belirlenmiştir. Bu durumun nedenleri hakkında kesin bir sonuca varılamasa da uzmanlar tarafından fizyolojik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.
Davranış Bozuklukları Nelerdir?
Davranış bozukluklarını çeşitli ağırlıklarla ele alabilmek mümkündür. Farklı şekillerde görülen davranış bozukluklarıysa şunlardır:
Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu
Genellikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan bireylerde görülebilen davranış bozukluklarından biridir. Bu türden bir bozukluğun ortaya çıkmasındaki en önemli nedenler;
- Aile içi istismar
- Yoksulluk
- Sık sık ve yersiz cezalandırma
- Bağlanma problemleri
- Ebeveynlerin tutarsız davranışları
- Yaşanılan evredeki şiddet olarak örneklendirilebilir.
Karşıt olma, karşı gelme gibi davranışların önüne geçilebilmesi için uygulanabilecek pek çok farklı yöntem bulunurken, bunların başında bir uzman desteği gelir.
Davranış Bozukluğu
Genel olarak davranış bozuklukları, evden ya da okuldan kaçma gibi bazı kuralları devamlı olarak çiğneme davranışları, başkasının/kendisinin eşyalarına yönelik saldırganca sergilenen tutum, gasp, çetecilik, cinsel istismar, kundaklama, hayvanlara eziyet etme ya da dolandırıcılık gibi davranışlardan meydana gelir.
Loober ve ekibine göre davranış bozuklukları çeşitli yollarla ortaya çıkar;
Otoriteyle Çatışma Yolu
Genellikle 12 yaşından küçük çocuklarda inatlaşmayla başlayan bu davranış bozuklukları, karşıt olma ve karşı gelme gibi eylemlerle ikinci seviyeye ulaşır. Bir sonraki seviyedeyse evden kaçma, okuldan kaçma, geceleri farklı yerlerde kalma gibi davranışlarla devam eder.
Açık Yol
Çoğu zaman zorbalık türünden ufak saldırganlıklarla kendisini gösterir. İkinci evrede bireysel ve çete kavgaları görülürken, üçüncü evredeyse ciddi darp, silahlı saldırı ve cinsel istismar gibi davranışlar gelişir.
Gizli Yol
15 yaşından küçüklerde görülen bu davranış sorunları, sık sık yalan konuşma, hırsızlık yapma gibi davranışlarla kendisini gösterir. İkinci seviyede mülke zarar verme söz konusu olurken, üçüncü seviyede yan kesicilik, dolandırıcılık gibi suça yönelik davranışlar, dördüncü evrede de önemli suçlarla görülür.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu
Antisosyal kişilik bozukluğu ya da başka bir deyişle antisosyal davranışlar, başkalarının haklarını ihlal etme, dürtüsellik, sorumsuzluk, pişmanlık hissetmeme ve hile yapma gibi tekrar eden davranışlarla kendisini gösterir. Antisosyal davranışlar olguların çoğunlukla davranış bozukluklarının ilerlemiş hali olarak ifade edilir ve tedavi süreci oldukça güçtür.
Psikopati
Son olarak psikopatiyse çoğu zaman kişiler arası ya da duygularla alakalı problemler, vicdan dışı davranışlar ve başkaları üzerinde hakimiyet kurma gibi tavırlarla gözlemlenir. Psikopatinin tedavisi de antisosyal kişilik bozukluğu kadar zordur.
Davranış Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?
Erken çocukluk ve ergenlikte başlayan davranış problemleri mizaç farklılıklarıyla beraber pek çok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Davranış problemlerine neden olan durumlardan genel olarak bahsetmemiz gerekirse;
- Yetersiz ebeveyn denetimi,
- Bedensel nedenler,
- Doyurulmamış temel ihtiyaçlar,
- Yanlış eğitim,
- Sosyo-ekonomik düzen,
- Katı fiziksel ceza gibi tutarsız aile davranışları,
- Ebeveynlerde görülen depresyon, madde bağımlılığı gibi psikolojik sorunlar,
- Genetik aktarım,
- Çevresel faktörler,
- Suçlu ya da suça meyilli gruplarla ilişki kurma ve bu tür tekrar eden davranışlar için birer neden olarak gösterilebilir.
Davranış Bozukluğunun Önüne Geçebilmek Mümkün mü?
Davranış bozukluğunun önüne geçebilmek için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunur. Elbette bu durumdaki en önemli görev ebeveynlere düşmektedir. Özellikle de erken çocukluk ve ergenlikte başlayan davranış problemlerinin nedeninin tespit edilmesi ve bu nedenin ortadan kaldırılması önemlidir.
Örneğin; çizgi filmler ya da takip edilen diğer TV programları çocukların davranışlarını olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Dolayısıyla çocuğun davranışlarının kitle iletişim araçlarından kaynaklandığı düşünülüyorsa, bu gibi araçlara erişimin kısıtlanması gerekir.
Diğer yandan sorunlu davranışlar için bir uzman psikologdan yardım almak da son derece önemlidir. Fakat bu gibi durumlar ilk müdahalenin çocuğun öğretmeni tarafından yapılması gerekir. Çocukta hiperaktivite gibi bir durum söz konusu değilse, çocuğun sorunlu davranışlarının nedeni; ailesi, arkadaşları, öğretmeni gibi çevre davranışları olarak düşünülebilir. Bu aşamada öğretmenin yapması gereken ilk ve en önemli şey; sorunlu davranışların nedenini tespit etmek ve bu davranışları değiştirmeye yönelik hamlede bulunmaktır. Davranış zincirini kırmak ve pekiştirmek, bu anlamda uygulanabilecek en iyi yöntemlerdir.
Davranış Zincirini Kırmak
Davranış sorunlarının önüne geçebilme konusunda en etkili yöntemlerden biri davranış zincirini kırmaktır. Başka bir deyişle tekrar eden davranışların önüne geçmektir. Bu anlamda yakınlık kontrolü atılması gereken ilk adım olurken, öğretmenin sorunlu davranışlar sergileyen çocukla yakınlık kurması gerekir. Bu sayede davranış zincirini kırmak mümkün olacaktır.
Diğer yandan bu davranışları tetikleyen etkenleri ortadan kaldırmak da faydalı olacaktır. Örneğin; çocuğun saldırgan davranmasına neden olan bir nesne ya da durum söz konusuysa, bu durumların önüne geçmek de davranış bozukluklarını ortadan kaldırmaya yarayacaktır.
Pekiştirmek
Pekiştirme yöntemi, çocuğun pozitif anlamda güdülenmesi ve sorunlu davranışların önüne geçilmesini sağlayan başka bir yöntemdir. Bu yöntemin asıl amacı, yanlış olan davranışları minimuma indirgemek ve bunun yerine olumlu davranışlar edinmesini sağlamaktır. Ayrıca bu sürecin titizlikle yürütülmesi de son derece önemlidir.
Pekiştirme sürecini ödül-ceza sistemi üzerine yürütmek mümkündür. Fakat cezanın çocuk açısından olumsuz bir durum olmaması önemlidir.
Örneğin; çocuğa ödül olarak olumlu bir uyaran sunuluyorsa, ceza olarak da bu uyarandan mahrum bırakmak tercih edilebilir. Buna karşın çocuğun psikolojisinin olumsuz yönde etkilenmesi söz konusuysa yönetimi gözden geçirmek gerekir.
Davranış Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Davranış bozukluklarının belirtilerine birkaç örnek göstermemiz gerekirse;
- İnsan ya da hayvanlara karşı agresyon,
- Göz korkutma, zorbalık, tehdit gibi davranışlar,
- Kendi davranışları nedeniyle başkalarını suçlama,
- Başkalarının haklarını ihlal etme,
- Toplum kurallarını çiğneme,
- Nesne ya da eşyalara zarar verme,
- Suça meyletme ve suç işleme,
- Sergilenen kötü davranışların ardından pişmanlık duymama gibi durumlar davranış bozukluğu belirtileri arasında yer alır.
Söz konusu olan bu belirtiler 13 yaş öncesi çocuklar açısından gözlemlenmesi gereken ciddi semptomlardır. Erişkinlik dönemindeyse antisosyal kişilik bozukluğuna neden olacağından mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur.
Davranış Bozukluğunun Tedavisi Nasıl Yapılır?
Davranış bozukluğunun tedavisi genellikle uzman klinik psikolog ya da psikiyatristler tarafından yürütülmektedir. Bu türden ciddi ruhsal bozukluklarda çoğu zaman psikoterapi yöntemi tercih edilmektedir. Davranış bozukluğu terapisi olarak da nitelendirebilmenin mümkün olduğu bu yöntemde çocuk için hem ebeveyn hem de okul yönetimiyle iş birliği yapılır. Davranış sorunlarının nasıl ele alındığı ve uygun olmayan ebeveyn tutumları incelenerek çocuğun eğitmenleri ve ailesine psikoeğitim verilir.
Uygulanan tüm terapi süresi boyunca çocuğun olumsuz davranışları gözlemlenir ve bu davranışları değiştirmeye, pekiştirmeye yönelik adımlar atılır. Özellikle başta öfke olmak üzere çocuğun kendi duygularını tanıması, ifade edebilmesi ve bu duruma neden olan durum ya da duygularla bağ kurması sağlanır. Aynı zamanda problem çözme ve sağlıklı ilişki kurma gibi durumlarla alakalı sosyal beceri üzerine de çalışmalar yürütülür.
Diğer yandan yetişkinler için uygulanan psikoterapilerdeyse bireyin bu tür davranışlarına neden olan sorunlar tespit edilerek bu sorunların üstesinden gelebilmesi adına çalışmalar yürütülür.