Kisilerarasi Iliskilerde Bozukluklar

Kişilerarası iletişim, geçmişten günümüze birçok kavram ile ifade edilebilir. İnsan doğası aslında kendisinden başka insanlarla ilişki kurmak üzerine kurulmuştur. Bu bağlamda kişilerarası ilişkilerde bozukluk, iletişimdeki sağlık seviyesini düşürür ve bu da mutsuzluğa neden olur.

Kişilerarası İlişkilerde Bozukluk Nedir?

Kişilerarası ilişkilerde bozukluk kavramını anlayabilmemiz için öncelikle iletişim kavramını iyi bilmemiz gerekiyor. İletişim adı üstünde tek yönlü yapılan bir eylem değildir. Daha çok dairesel bir kavramdır. Yani sizin kadar iletişim kurduğunuz kişiyi de etkiler.

Kişilerarası iletişimde karşınızdaki kişi sizin üzerinizden bir mesaj alır ve bu mesajı kendince yorumlar. Bu yorum neticesinde de iletişimin sonucu size olumlu veya olumsuz bir şekilde yansır. Bu yansımanın olumsuz olup olmayacağı sizin ve onun algılarıyla, davranış, ses tonu ve mimikleriyle ilgilidir.

Örneğin, bir sorunu çözüme kavuşturmak yerine bu sorundan kaçmanız muhtemel iki tarafı da olumsuz etkiler. O anki bulunduğunuz ruh durumunu aktarmadan, sinirli davranmanız karşınızdaki kişiyi de öfkeye sürükleyebilir. Kısacası eğer algılarımız ve davranışlarımız doğru değilse iletişim de yeteri kadar doğru ve sağlıklı olmaz. Buna da kişilerarası ilişkilerde bozukluk denir.

Kişilerarası İlişkilerde Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Kisilerarasi Iliskilerde Bozukluklar 2

Buna en basit tabiri ile algı ya da algılama olarak yanıt verebiliriz. Aslında dünya üzerinde olan olay veya olgular genel olarak insanların bakış açıları yani algılarıyla alakalıdır. Kişilerarası ilişkilerde bozukluk nedenlerinden biri de algılamadır. Yanlış anlamalar ve anlaşılmalar, duygu ve durumları açıkça anlatmama, ikili ilişkilerde problemleri aktarmama gibi birçok neden sayabiliriz. Neticesinde bunlar da yine insanın algısıyla bağlantılıdır.

Algı, bilişsel fonksiyonlarımızla gerçekleştirdiğimiz bir süreçtir. Geçmişte yaşadıklarımız, gelecekteki planlarımız ya da hayallerimiz bugünümüzü yani algımızı etkiler. Bu da kimi zaman özellikle ikili ilişkilerdeki iletişimi sekteye uğratabilir çünkü bazı olayları algımız ne şekilde görmemizi istiyorsa o şekilde görürüz. Bu elbette, karşı taraf için de geçerlidir.

Kişilerarası İlişkilerde Bozukluklar Nelerdir?

Kişilerarası ilişkilerde bozukluk nedenlerini tam olarak anlayabilmemiz için bozukluğun temelinde yatan sorunları bulmamız gerekir. Ancak sorunları, yani ilişkide bozukluk yaratan unsurları bulabilirsek buna çözüm yaratabiliriz.

Küçümsemek

İletişim esnasında karşı tarafın duygu ve düşüncelerini, davranışını hafife almaktır. Aslında kendine-yapılmasını-istemediğin-bir-şeyi-başkasına-yapma prensibine dayanır. Siz nasıl küçümsenmek istemiyorsanız, bunu karşınızdaki kişiye de yapmamanız gerekir.

Küçümsemek incitici ve kalp kırıcı bir davranış biçimi olmasından kaynaklı, ilişkilerde büyük problemlere yol açar. İletişim yukarıda da bahsettiğimiz gibi çift taraflıdır. Söz sahibi olan her birey saygıyı hak eder.

Geçmişe Takılı Kalmak

Geçmişte yaşanan durumlardan bahsetmek, özellikle bu durum olumsuz ise iletişimde tıkanıklığa yol açar. Geçmiş bitmiştir. Sonuçsuz kalan konuşmalar kişilerarası ilişkileri de olumsuz etkiler. Şimdiki zamanda yapılan bir iletişimde geçmişten bahsetmek ikili veya çoklu ilişkilere bir katkı sağlamaz.

Sürekli geçmişinden bahseden bir insanın muhtemel o kişinin kendini koruma yolu, kısacası kaçışıdır. Doğru terapi ile geçmişe takılı kalmaktan kurtulduğumuzda ilişkilerimizde daha sağlıklı iletişim kurabiliriz.

Sınır Koyamamak

Bu kavram esasen “hayır” sözcüğünü kullanamamakla ilgilidir. Karşımızdaki kişinin “hayır” dediğimiz takdirde üzüleceğini, alınıp kırılacağını kısacası onu inciteceğimizi düşünürüz. Ancak o kırılmasın diye, “evet” demek bizim mutsuzluğumuza, memnuniyetsizliğimize yol açar. Bu da kişilerarası ilişkileri kötü etkiler.

Doğru yolla, düzgün kelime seçimleri ve ifadelerle hislerimizi karşı tarafa aktarabilirsek niçin “hayır” dediğimizi anlayacaktır. Aslında buradaki kilit nokta kendimizi ifade ediş biçimimizdedir.

Bağımlı Olmak

Bağımlılık kavramı birçok terimle birlikte kullanılabilir. Bir kişiye, bir ilaca, teknolojiye ya da sağlımıza zararlı olan herhangi bir şeye bağımlı olabiliriz. Bağımlılık, aşırılık ile doğru orantılıdır. Yani sevdiğimiz ya da sevmediğimiz bir şeyin fazlasıdır ve insan bünyesinde aşırılık iyi sonuçlanmaz.

Elbette, bu bağımlılıklarımız karşı tarafı da bizi etkilediği kadar kötü etkileyebilir. Bağımlılıklarımız nedeniyle kişilerarası ilişkilerimizde kopukluk yaşayabiliriz. Bağımlı olmak bizleri agresif olmaya ittiği için iletişim kurarken sağlık çerçevesinden uzaklaşmamıza neden olur.

Kişilerarası İlişkilerde Bozukluk Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kişilerarası ilişkilerde bozukluk tedavisi, öncelikle bu bozukluğu yaşadığını düşünen bireyler arasında karşılıklı dinlemeyle başlar. Bu bozukluk tek bir kişiden ya da ilişkideki tüm kişilerden kaynaklı olabilir. Bu nedenle tedavi uygulanabilmesi için öncelikle sorunun kaynağına inilmeli ve çözüme kavuşturulmalıdır. Bu da dinlemekten, düzgün kelimelerle sorunu anlatabilmekten ve en önemlisi anlamaktan geçer.

Kişilerarası ilişkilerde yaşanan problemlerin tam olarak bir tanısı bulunmaz. Ancak belirli nedenlere ya da bu nedenlerin doğurduğu sonuçlara bağlandığı bilinir. Sorunu doğru tanımlayabilmek adına problemi yaşayan kişilerin uzman psikologlardan yardım alması daha uygundur.

KİPT Nedir?

Açılımı Kişilerarası İlişkiler Psikoterapisi olan KİPT kavramı, kişisel bozuklukların neden olduğu problemleri çözüme kavuşturmak, ortadan kaldırmak için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Tedavi, depresyonu esas alarak bağlanma sorunlarının, sosyal yaşantıdaki bozuklukların giderilmesini hedefler.

Bu tedavi yöntemi diğer birçok psikolojik tedavilerden daha hızlı ve kolay bir şekilde uygulanabiliyor. Kişilerin fazla derinine inmeden de bu bozukluktaki sorunu bulabiliyor. Kısacası psikologların kişilerarası ilişkilerde bozukluk tedavisinde hastanın yaşadığı mevcut durumu ve kişisel özelliklerini bilmesi yeterli geliyor denebilir.

Kişilerarası İlişkiler Psikoterapisinin Özellikleri Nelerdir?

KİPT tedavisinin amacı kişilerarası ilişkilerinde sorun yaşayan hastaların, bu sorunu düzeltmesi, insanlarla olan ilişkilerini geliştirerek günlük yaşamda bu konuda huzura ulaşmalarını sağlamaktır. Kısacası tedavide, bu bozukluğun sebeplerini öğrenerek buna nasıl sonuçlarla yaklaşmamız gerektiğini öğreniriz. Bu bağlamda kişilerarası ilişkiler psikoterapisinin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Tedavinin çözüme kavuşturmak istediği kişilerarası ilişkiler ve sosyal yaşantıdır. Bu gibi kavramlarda sorun yaşayanların bu sorundan, yani bozukluktan kurtulmasını hedefler.
  • Tedavi, psikolojik işlevselliğin kültürel ve manevi türüne dayanarak işler.
  • Hastalığın tedavisinde yardımcı olan akut tedavi süresi sınırlı tutulur. Yani hastanın durumuna göre tedavi fazla uzun sürmez.
  • Tedavinin esas amacı hastayı sosyal sınıfa hazır hale getirmek, kendisini rahat ve özgüvenli biçimde ifade etmek olduğu için tedavinin temelinde hasta-terapist ilişkisi esas alınmaz.

Kişilerarası İlişkiler Psikoterapisi (KİPT) Yöntemi Nedir?

KİPT tedavilerinde kullanılan yöntemler hastalığın boyutuna ve hastaya göre uzman psikologlar tarafından en uygun biçimde belirlenir. Terapist, hastanın sosyal çevresinde ilişkilerini geliştirmesi ve yeni ilişkiler kurması, bu konuda yardım alarak ihtiyacı olan desteği görmesi adına kişiye özel tekniklerle birlikte hastaya rehberlik ederek bozukluğun giderilmesini sağlar.

Psikolog birkaç ya da tek seansın ardından hastanın ne çeşit sorunlar yaşadığını tespit eder. Yaptığı tespit sonucunda hastanın tamamen kendisini ve çevresini ele alarak sonuca ulaşmaya çalışır.

Kişilerarası İlişkilerde Bozukluk Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Destek almak isteyen hastanın psikolog terapileri genellikle 40-50 dakika aralığında ve haftada bir kez olmak üzere 10-16 seans kadar sürer. Aslında bu sayılar için sembolik diyebiliriz. Kişilerarası ilişkilerde yaşanan bozuklukların tedavisi, diğer psikolojik tedaviler kadar uzun sürmez. Ancak bunu belirleyecek olan da elbette psikologdur.

Gerekli olan süreyi hastanın durumuna göre belirler. Yine de en ağır biçiminde dahi bozukluğun tedavisinin fazla uzun olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü tedavideki esas kişi hasta ve düzeltilmesi gereken ise sosyal çevresidir.

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır.

Çalışma Saatleri

  • Hafta içi 10:00 - 21:00
  • Cumartesi 10:00 - 21:00
  • Pazar Kapalı
Bizi Takipte Kalın!
© MCS Psikoloji | 2017 - 2024 | Tüm Hakları Saklıdır.